Topuklu

[Park Hee Yeon]

Alışveriş merkezine girdiğimde nefis kokuyu ciğerlerime kadar çektim. Sanki tüm gözler üzerimizdeydi. Sanki dünya durmuştu ve cennete düşmüştüm. Burayı çok seviyordum. En azından güzel bir dekorasyonu vardı. Ve o mağazalar...
Kim Sun ile birlikte yürümeye başladık. Ben direk Shannay'e doğru yol aldım. Arkama baktığımda Kim Sun bir mağzanın önünde tutulmuş kalmıştı. Yanına gittim. Neye baktığını anlamak için vitrine baktım ve gerçekten hoş denebilecek bir topuklu ayakkabı vardı. Ahh başka ne olabilirdi ki. Bu kız tamamen topuklu hastasıydı. Şaşırmam hata. ''Hey geliyor musun?'' diye sordum. ''Sen git ben geliyorum'' dedi. Cevap verirken bana bile bakmıyordu. Sanki o topukluya kenetlenmiş gibiydi. Onun için bir pırlantadan daha değerli olmalıydı sanırım. Ama bence o kadar güzel bir topuklu değildi. En fazla hoş sınıfına girerdi.
Tekrar Shannay'in yolunu tuttum. Mağzadan içeri girdiğimde kendimi hep bir kraliçe gibi hissetmişimdir. Bu mağazayı seviyordum. Kocamandı, lüxtü ama çok şirindi. Bir kızın aradığı herşey vardı. Ve herşey kuruşuna kadar değerdi. İçeriden Sally geldi. Beni artık mağazadaki herkes tanıyordu. Yanıma yaklaşarak ''Selam tatlım'' dedi.
''Selam Sally'' dedim gülerek. Birden Kim Sun elinde poşetlerle geldi ''Selam kızlar''

[Kim Sun]

Alışveriş merkezleri güzeldi elbet ama zaman zaman çok kasvetli geliyordu Sun’a. Kapalı alanlar ona göre değildi. Ama yinede içinde tonlarca ayakkabı mağazası olduğunu düşününce heyecanlanıyordu.
Hee Yeon ile yürümeye başlamışlardı. Aslında pek hevesli değildi bugün. O yüzden etrafına pek bakmıyordu. Ta ki onu görene kadar. Attığı adımını geri aldı ve tam gördüğü şeyin önünde durdu. Bu bir topuklu ayakkabıydı. Lacivertti. Bundan başka bir özelliğide yoktu ama Sun için harikaydı. Hayellere dalıverdi oracıkta. O ayakkabıyla giyebileceği kıyafetleri aklında tasarlıyordu. Kah bir avukat cübbesinin altından, kah kısa bir elbise ile, kah da harika bir pantalonun altına giyiyordu. Ta ki Hee Yeon “ Hey! Geliyor musun?” diyene kadar. Gözünü ayakkabıdan ayırmadan cevap verdi Sun.
“Sen git, ben geliyorum.” Hee Yeon onu çok iyi tanıyordu. Bu yüzden üstelememişti. Sun hemen içeri girdi. Ayakkabıyı eline aldığında ona sanki bir elmasmış gibi bakıyordu. Yerine koyarken bir öpücük fırlattı. İki dakika içerisinde alıp dışarı çıktı. Şimdi Hee Yeon’u bulmalıydı. Heralde Shannay’e gitmiş olmalı diye düşündü. Hee Yeon orayı çok seviyordu. Mağazanın önüne geldiğinde yanılmamış olduğunu anladı. İçeride Sally ile konuşuyordu. Sun yanlarına gitti ve “ Selam kızlar!”dedi.

[Park Hee Yeon]

Elindeki poşetler bakarak ''Dakika bir gol bir hemen ayakkabı almışsın'' dedim gülerek herhalde çok beyenmişti çünkü Sun biraz zor beğenen biyiydi tıpkı annem gibi bu yüzden annemle çok iyi anlaşırlardı bazende annemle Sun beni unutup oldukça koyu bir sohbete dalarlardı.Sally gülerek konuştu '' Tanrım bu topukluların nesi var ? istersen sana ben Parise gidince bir kamyon dolusu topuklu getireceğim'' dedi Sally soylu bir Fransızdı ama oralardan sıkıldığı için Koreye gelmişti geldiği gün tesadüfen ikimizde aynı taksiye binmiştik sonrada Sally'i Sun'la tanıştırdım kırık Korecesiyle çok tatlı konuşuyordu...

[Kim Sun]

Hee Yeon Sun'un elindeki poşetlere bakarak " Dakika bir gol bir hemen ayakkabı almışsın."dedi. Sun ise aldığı ayakkabının etkisiyle sadece gülümsedi. Hee Yeon onun zor beğenen biri olduğunu biliyordu. Sun bu yüzden onun annesiyle çok iyi anlaşırdı. Hele annesi ve babası öldükten sonra kardeşine ve ona daha da yakın davranmaya başlamıştı Hee Yeon'un annesi.
"Tanrım bu topukluların nesi var? İstersen sana ben Paris'e gidince bir kamyon dolusu topuklu getireceğim." dedi Sally gülerek.Sally'nin bu harika sorusuna temkinli cevap vermeye çalıştı Sun. " Ah, ne gerek var bana bunlar yetiyor. Yani sanırım.Evet, evet kesinlikle. Ama daha çok olabilirdi. Ya da..." Sun bunları söylerken çok tatlı görünüyordu. Kafasını söylediği her değişik fikirde bir o yana bir bu yana yatırıyordu. Hee Yeon ile Sally ona deliymiş gibi bakmaktan vazgeçip, tatlı haline gülmeye başladılar.